Sayfalar

25 Ekim 2015 Pazar

Bilim mi sanatı etkiledi, sanat mı bilimi ?

Bilim Sanat İlişkisi Üzerine
Şahin KARAKAŞ

   Bilim ve sanat, insanın doğayı, kendini, evreni, olay ve olguları anlama çabası sonucunda ortaya çıkmış etkinliklerdir.
   Bilim deneyseldir ve gerçekleri arama çabasıdır. Yasalar ortaya koyar. Bilim, fiziki ve doğal evrenin yapısının ve hareketlerinin birtakım yöntemler (deney, düşünce ve/veya gözlemler) aracılığıyla sistematik bir şekilde incelenmesini de kapsayan entelektüel ve pratik çalışmalar bütünüdür. Bilim,
Dünyayı gözlemlemek ve dünya ile ilgili düşünce geliştirmek için kullanılabilecek en etkili yöntemdir.
   Sanat, en genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak anlaşılır. Sanatın kural tanımaz oluşu sınırlarını çizmenin imkansızlığını ortaya koyar. Bugün sanat terimi birçok kişi tarafından çok basit ve net gözüken bir kavram gibi kullanılabildiği gibi akademik çevrelerde sanatın ne şekilde tanımlanabileceği, hatta tanımlanabilir olup olmadığı bile hararetli bir tartışma konusudur. Sanat ve buna bağlı olarak sanat eseri, insan yaşamının belli zaman dilimlerinin sembolleşmesini, yani bireyin yaşamının o anki kesitinin kayıt altına alınmasını sağlar.

Bilimin sanata entegre edilmesi
   Çoğunlukla sanat ve bilim birbirinden bağımsız iki ayrı etkinlik olarak düşünülür. Bu durumun oluşmasında bilimin değişmez olgular ve olayların araştırılmasında uğraş verirken, sanat ise zaman ve topluma göre sürekli değişebilen bir etkinlik anlayışından oluşmasıdır. Sanatta farklı akımlar farklı zamanlarda ön plana çıkabilir. Sanatın daima yerel ve öznel (sübjektif), bilimin ise daima evrensel ve nesnel (objektif) kalması onlar arasındaki temel farklılığı yaratır.
   Doğal bilimlerde, yeni bir paradigma oluşunca, ilgili eski paradigma kendiliğinden geçersiz kalır. Başka bir deyişle, doğal bilimlerde aynı doğa olayını açıklayan farklı iki teori bir arada yaşayamaz; yanlışlığı ispatlanan teori kendiliğinden ayıklanır. Sanatta ise, yeni ve eski paradigmalar bir arada yaşayabilir. Yeni bir sanat akımı, yeni bir sanat evresi öncekileri geçersiz veya değersiz kılmaz.
   Bilim sanat entegrasyonun aslında her dönem olduğu kanısındayım. Bilimsel bilgi oluştuğu ilk andan itibaren sanatı etkilediği düşüncesine sahibim. Örneğin mimari yapılarda sanat kaygısı içinde olan bir sanatçı var olan bilimsel bilgiden bağımsız davranamaz. Hatta bilimsel bilginin sanatı ve sanatçıyı sınırlandıran bir yönü olduğunu da düşünüyorum. Örneğin Da Vinci Sultan II. Bayezid’e haliçte bir köprü yapma isteğini belirtirken mektubunda “Köprüyü bir bina kadar yüksek yapacağım. Çok yüksek olduğu için, üzerinden kimse geçmeye razı olmayacak. Öyle bir köprü yapacağım ki, yelkenleri fora olsa bile, bir gemi altından geçebilecek. İsteyenleri Anadolu kıyısına geçirecek bir asma köprü yapacağım. Allah sizi bu sözlere inandırsın.” Aynı zamanda “Leonardo Da Vinci’nin 1502 ‘de bir vizyonu vardı; dünyanın o güne kadar gördüğü en büyük ve en güzel köprüyü inşa etmek.” Da Vinci estetik kaygısı olan bu köprüyü inşa ederken bilimsel bilgiden bağımsız hareket edemezdi.
   Aral, (1999)’a göre sanat eğitiminde bilimsel veri ve olgulardan yararlanıldığı gibi sanat dışı eğitimde de sanatsal veri ve olgulardan geniş olarak yararlanılabilir.
Dikmen (2012)’e göre bilim ve teknolojideki gelişmeler, sanat dallarının yeni biçimler kazanmasına ve yeni sanat dallarının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Örneğin karakalem çizimlerinin en temel unsurlarından biri olan gölge ve ışık bu sanat dalına yön verir. Çizilecek model tespit edildikten sonra karar verilen ışık miktarı gölgeyi etkileyerek çizilen modele hacim ve derinlik katar. Bilimin bu sanat uğraşındaki katkısı estetik beklentiyi de karşılamış olur. Diğer bir örnek ise bilim ve teknolojinin gelişimi ile ortaya çıkan kum sanatında görülür. Işığın ortaya çıkışı ile gelişen bu sanat dalında ışık üzerine atılan kum taneleri ve gölgelerden yararlanılır.

Sanatın bilime entegre edilmesi
   Sanatın özellikle çocukların yaratıcılığının gelişiminde önemli rol oynadığını söyleyebilirim. Ayrıca farklı düşünen estetik kaygısı olan bireylerin varlığı da bilime katkı sağladığı kanısındayım. Sanat belli bir oranda çevreyi gözlemledir diyebiliriz. Bilimin en önemli unsurlarından biri de doğada gerçekleşen olayların gözlemlenmesi ve açıklanmaya çalışılmasıdır.
   Günümüzde sanat teknoloji araç-gereçlerini estetik açıdan çok etkilemiştir. Yeni çıkan her teknolojik alette estetik kaygısı da artık vazgeçilmez bir istek olmuştur. Örneğin yeni çıkacak bir telefon modelinde ilk çıkan modellerdeki kaba dediğimiz tabirin dışına çıkıp zarif telefonlar istenmektedir. Ya da yeni yapılan savaş uçağında bilimsel birçok alan yanında estetik kaygıda göz önünde bulundurulup bu istek göz ardı edilmez. Hindistan’da yer alan ve çok beğenilen ipek kumaşın Avrupa ülkelerine getirilmesi için yapılan coğrafi keşifler, bu keşiflerde kullanılan gemilerin gelişimi gibi örneklerde sanatın bilim üzerindeki etkileridir.
Albert Einstein “Hayal gücü bilgiden önemlidir” der. Bilimde ve sanatta yaratıcılık eşit değerde kabul edilmektedir. Sanat çevresini hakkıyla algılayıp onu biçimlendirmeye yönelmek için gereklidir. Yalnızca bakmak değil “görmek”, yalnızca duymak değil “işitmek”, yalnızca ellerle yoklamak değil, “dokunulanı duymak” yaratıcılık için gerekli ilk aşamalardır. (San, 1985: 17)
   Sanatçı sanat eserinde tasvir ettiği bir mekan ile ilgili, bazen her gün gördüğümüz ama fark edemediğimiz detaylarını bize sunabilir. Bu gerekçe ile sanatın bireylerin olaylara bakış açısını değiştirebileceği de söylenebilir.
 Sanat eğitimi bireylerin kişilik gelişimlerini, davranışlarını, dikkatlerini yoğunlaştırmalarını ve gözlem yeteneklerini olumlu yönde etkilemektedir. Bunların dışında sanat eğitimi yaşamı algılama, yorumlama, yaratıcılık, düşünme sistemlerini geliştirme, iletişim becerilerini artırmada da etkili olmaktadır.
Özkeçeci, (2009)’ye göre sanat eğitimi; gözlem yapma, özgün buluş ve kişisel yaklaşımları destekler, pratik düşünceyi geliştirir. Olayları, olmadan da beyinde gerçekleştirebilme gücünü arttırır. Bireyin becerilerini geliştirir ve sentez yapmasına yardımcı olur.
Türk eğitim sisteminde fen bilimler dersleri çok önemsenir. Aslında birçok alanda başarılı olan bireyler yetiştirilir. Ancak Özkeçeci, (2009)’ye göre eğitimdeki asıl başarı bilim ve sanatın işbirliğinde aranmalıdır. Bu işbirliği olabildiğince gelişmiş ve bireyi kuşatıcı bir konumda gerçekleştirilmelidir.

Kaynakça
1. Bilim. (t.y.) https://tr.wikipedia.org/wiki/Bilim (03.10.2015)
2. Sanat. (t.y.) https://tr.wikipedia.org/wiki/Sanat (03.10.2015
3. Güler, T. Ve Akman, B. (2006) 6 Yaş Çocuklarının Bilim ve Bilim İnsanı Hakkındaki Görüşleri. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 31, 55-66.
4. Mercin, L. Alakuş, A. O. (2007) Birey ve Toplum İçin Sanat Eğitiminin Gerekliliği, D.Ü.Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi 9, 14-20
5. Karaçay, T. BİLİM VE SANAT, Timur KARAÇAY, Başkent Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, İstatistik ve Bilgisayar Bilimleri Bölümü
6. Uğurlu, H. (2008). Teknoloji Sanat İlişkisi: Günümüzde Teknolojik Sanatların Amacı. Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler , 247-260.
7. Buyurgan, Serap ve Buyurgan, Ufuk. Sanat Eğitimi ve Öğretimi-Eğitimin Her Kademesine Yönelik Yöntem ve Tekniklerle. 3. Baskı. Ankara. Pegem Akademi. 2012
8. Aral, N. (1999). Sanat Eğitimi Yaratıcılık Etkisi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 11-17.
9. Prof. İlhan Özkeçeci, “Eğitime Sanatın Katkıları ve Yansımaları”, International Symposium on Sustainable Development, Bosna-Hersek Saraybosna: International Burch University, 9-10 Temmuz 2009

1 yorum:

  1. Borgata | Borgata Hotel Casino & Spa
    Borgata 과천 출장마사지 Casino 나주 출장안마 & Spa is 서귀포 출장안마 an American Casino 안산 출장마사지 Hotel in Atlantic City, New Jersey. The casino features an 충청북도 출장샵 outdoor pool and a seasonal Olympic-sized

    YanıtlaSil